Gelişen teknoloji ile birlikte, yapay zeka (YZ) çatışma alanında önemli bir rol oynamaya başlamıştır. Askeri uygulamalarda YZ'nin kullanımı, savaş stratejilerini değiştirebilirken, aynı zamanda etik ve hukuki tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Askeri araçlar ve sistemler, insansız hava araçları (İHA'lar), otonom sistemler ve yapay zeka destekli analizler gibi unsurlarla daha da güçlenmektedir. Bunun yanında, bu teknolojilerin kullanımı, insanlar üzerinde önemli sonuçlar doğurabilmektedir. YZ'nin etkili kullanımı, askeri başarının yanı sıra, etik ve hukuki sorumlulukların da göz önünde bulundurulmasını gerektirir. Bu içerikte, YZ'nin savaşta kullanımının yanı sıra, bu durumun ortaya çıkardığı etik sorunlar, hukuki gereklilikler ve gelecekteki olası senaryolar üzerinde durulacaktır.
Son yıllarda, yapay zekanın askerî alanda kullanımı hızla artmaktadır. Özellikle insansız hava araçları ve otonom sistemler, savaş stratejilerini köklü bir biçimde değiştirmektedir. Bu tür teknolojiler, düşman hatlarının arkasında keşif yapmak, hedef belirlemek ve saldırı planlamak için kullanılmaktadır. Özellikle, 2020'de Libya'da yapılan çatışmalarda, insansız hava araçlarının (İHA) kullanımı dikkat çekmiştir. Bu drone'lar, gerçek zamanlı verileri toplayarak karar verme süreçlerinde büyük bir avantaj sağlamıştır. YZ destekli sistemler, hızlı veri analizi yapabilme yeteneği sayesinde askeri birliklere önemli bir üstünlük kazandırmaktadır.
Bununla birlikte, otonom silah sistemlerinin gelişimi, tartışmaların odağı haline gelmiştir. Otonom sistemler, savaş alanında kendi başlarına hareket edebilme ve hedefleri belirleyebilme yeteneğine sahiptir. Örneğin, otonom bir sistem, belirli koşullar altında, insan müdahalesi olmaksızın hedefe saldırı gerçekleştirebilir. Bu durum, askeri etkinliği artırsa da, ödünç alınmış bir etik sorumluluk yaratmaktadır. Askeri komutanlar, YZ destekli sistemlerin karar verme süreçlerinde insan faktörünü dışlayarak, savaşı daha etkili hale getirmeyi hedeflese de, insan yaşamının güvenliği büyük risk altına girmektedir.
Yapay zeka ile ilgili etik tartışmalar, yalnızca askeri uygulamalarla sınırlı kalmamaktadır. YZ ile çalışan silah sistemleri nedeniyle, insanın sorumluluğunun ne ölçüde sürdürülebilir olduğu tartışılmaktadır. Yapay zeka sistemleri, kendiliğinden öğrenme ve karar verme mekanizmalarına sahiptir. Ancak bu durumda, hangi koşullar altında bir saldırının gerçekleşeceğine insan mı yoksa makine mi karar vermektedir? Bunun sonucu olarak, şunlar ortaya çıkabilir:
Bu etik sorunlar, insanlığın gelecekteki savaşlarını da şekillendirmektedir. YZ destekli sistemlerin sağladığı avantajlar, insani değerlerin göz ardı edilmesine yol açabilir. İnsansız sistemlerin tasarımı, karar verme süreçlerinde programcıların ve stratejistlerin değerlerinin yansımasıdır. Bu nedenle, savaş alanında kullanılacak YZ sistemlerinin etik ilkelerle uyumlu olması büyük bir önem taşımaktadır. Hali hazırda, bazı uluslararası kuruluşlar, askeri otonom sistemlerle ilgili etik ilkelerin geliştirilmesi için çalışmalar yürütmektedir.
Yapay zeka sistemlerinin askeri alanda kullanımı, yasal sorumluluklar açısından birçok zorluğu da beraberinde getirmektedir. Otonom silah sistemleri ve YZ destekli araçların yarattığı hukuki belirsizlikler, uluslararası hukukun güncellenmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. 1949 Cenevre Konvansiyonu ve diğer uluslararası sözleşmeler, savaşta insan haklarını korumak amacıyla düzenlenmiştir. Ancak bu yönergeler, yeni teknolojilerin doğurduğu sorunlara yanıt vermekte yetersiz kalmaktadır.
Otonom silah sistemlerinin neden olduğu insan kaybı durumlarında, sorumluluğun kimde olduğu sorusu gündeme gelmektedir. Yapay zeka ile faaliyet gösteren bir aracın karıştığı bir saldırıda, programcı mı yoksa kullanıcı mı sorumlu tutularak yargılanmalıdır? Bu konuda son yıllarda yapılan tartışmalar, hukuki düzenlemelerin gerekli olduğunu vurgulamaktadır. Bununla birlikte, YZ sistemlerinin kullanımında uluslararası bir standart belirlenmesi de büyük bir ihtiyaçtır. Böylelikle, çatışma ortamlarında daha etik ve insan haklarına saygılı bir yaklaşım sergilenebilir.
Yapay zeka ve savaş konusundaki gelişmeler, gelecekte beklenmedik sonuçlar doğurabilir. Birçok uzman, yapay zekanın askeri alanlarda daha fazla kullanılmasının, savaş stratejilerinde köklü bir dönüşüm yaratacağına inanmaktadır. Otonom sistemlerin yaygınlaşması, savaşın doğasını değiştirebilir. Bunun sonucunda, insansız savaşların artması, askeri birliklerin azalmayı ve insan kayıplarının minimuma indirilmesini beraberinde getirebilir.
Öte yandan, YZ destekli sistemlerin artışı, savaşların daha da tahrip edici hale gelmesine yol açabilir. Ülkeler, yapay zeka tabanlı silah sistemlerini geliştirerek, karşı tarafın potansiyelini azaltmayı hedefler. Bu nedenle, uluslararası ilişkilerde gerilim artış gösterebilir. Gelecekte, işbirlikçi güvenlik mekanizmalarının ve yasaların oluşturulması, yapay zeka teknolojilerinin etik kullanımı açısından hayati bir önem taşır. Savaşın geleceği, yalnızca teknik gelişmelerle değil, aynı zamanda insanların etik ve hukuki anlayışlarıyla da şekillenecektir.